31 Aralık 2007 Pazartesi

Selülitler adım adım peşinde

KİLOLARI ve selülitleriyle gündeme gelen Aysun Kayacı, son günlerde sinir harbi yaşıyor. Verdiği vücut ölçüleri bilgilerine göre en büyük göğüslü ve basenli manken olan Kayacı yaşadıklarını şöyle anlattı:
"O günden bu yana telefonum susmuyor. Sinirlerim alt üst oldu. Çıkan selülit ve kilo haberleri yüzünden güzellik merkezi ve hastaneler telefon açıp 'Gelin tedavinizi ücretsiz yapalım' diyorlar. Ne yapacağımı şaşırdım. Hepsi resmen rant peşinde..."

28 Aralık 2007 Cuma

Kahvenin selülit yaptığı doğru değil

Türk Bilimsel Enstitusu tarafindan yapilan arastirmalar, kahvenin selulit yapmadigini iddia ediyor. Karar kahve tiryakilere kalmisken uzmanlar farkli gorusler one suruyorlar.

Neredeyse son 20 yildir, kadinlarin estetik sozlugune dahil olmus bir sozcuktur: Selulit. Vucudun yag dokusunun yogun oldugu bolgelerinde portakal kabugu seklinde olusan ve kadinlarin ozellikle deniz mevsiminde aklina gelerek hayatini kabusa ceviren bu parcaciklari gidermek icin kozmetik sanayiden estetik cerrahiye kadar uzun bir yol asildi. Selulit giderici jeller uretildi, estetik cerrahlar fazla yaglarin alinmasi anlamina gelen liposuction ameliyatlari kesfettiler.

Bu arada selulitin dusmanlari arasinda bas siraya da kahve oturtuldu. 40 yillik kahve keyfinden kusku duyuldu.

Kadinlara mujde

Oysa simdi konu hakkinda yapilan yeni bir aciklama hepimizi sasirtti. Kahve Bilimsel Arastirma Enstitusu (Institute for Scientific Information on Coffee), selulitten cekinen bayanlara mujde veriyordu. Enstitu, Uluslararasi Kahve Organizasyonu (International Coffee Organization) ile ortak bir calisma yaparak selulitin, kahveyle olan iliskisini arastirmis. Arastirmaya gore kahvenin selulit yapmak bir yana vucuda daha fazla hareket kazandirarak metabolizmanin yag yakmasina katki sagladigi saptanmis.

Merkezi Paris olan ve calismalarini 1988 yilindan bu yana surduren enstitunun yaptigi arastirmanin sonuclarina gore kahvenin selulite neden oldugu konusunda herhangi bir bulgu yok. Selulite neden olmadigi gibi kahvenin icinde dogal halde bulunan kafeinin enerji vermesi nedeniyle metabolizmanin enerji harcayarak yag birikimini onledigi saptanmis. Ayrica kafeinin metabolizmada termogenic sonucunda kilo kaybina yardim etmesini saglayan bir etkisi de tespit edilmis. Yillarca inanilan bir gercek birden bire unutulacak ve kahve tuketimi artacak mi yoksa kahvenin faydalarinin yani sira zararlari da oldugunu iddia eden uzmanlara kulak vermeye devam mi edilecek? Bunu zaman gosterecek.

Uzmanlar ne diyor?

Peki kadinlar niye sisman?

Estetik cerrah Dr. Omer Alp, kahvenin bag dokusunu sertlestiren ozelligi oldugunu, bu dokuyu arttirarak da seluliti olusturdugunu belirtiyor: ‘Butun bilimsel kitaplarda kahve aliskanliginin yag dokusunda selulit yapisini olusturdugunu iddia ediliyor.Kahvenin selulit yapmadigi, bence dogru bir veri degil. Cunku Turk kadinlari cok fazla kahve iciyor. Eger kahvenin zayiflatici ozelligi olsaydi sonuclarini onlarda gorurduk. Selulitin olusumunun nedeni ise; bag dokusu sikilip sertlesince ustunde kalan yag dokusu portakal seklindeki seluliti olusturuyor’.

Dogru olabilir

Dr. Gunduz Tezmen enstitunun iddiasinin dogru olabilecegini dusunuyor: ‘Cunku oncelikle kafein metabolizmayi hizlandiriyor.

Vucut genel olarak biraz

daha hizli calisiyor ve kalori yakiyor. Ikinci olarak kafeinin istah uzerinde baskilayici

ozelligi var. Cunku istahi

kesiyor. Son olarak da idrar sokturucu ozellik tasiyor.

Butun bunlara ragmen kahve, cay gibi iceceklerde

kullanilan seker, sut gibi maddeler de kilo alinmasina neden olabiliyor. Yani bir yandan zayiflanirken bir yandan da kilo aliniyor’.

Sanatçılık selülitle ölçülmez

Derya Baykal, Hülya Avşar’ın selülitli fotoğraflarıyla tekrar gündeme gelen selülit polemiğine son noktayı koydu; ‘Sanatçılık selülitle değerlendirilmez. Önemli olan sanatçının içinin dolu olmasıdır.’

GÖBEĞİM DE VAR SELÜLİTİM DE

TiyaTro sanatçısı Derya Baykal Hülya Avşar, Gülben Ergen, Seda Sayan’ın mayolu fotoğraflarının çekilmesiyle tekrar alevlenen ünlülerin selülit polemiğini değerlendirdi. ‘Benim göbeğim de var, selülitim de var’ diyen Baykal, ‘Sanatçılık kiloyla, selülitle değerlendirilmez, önemli olan sanatçının içinin dolu olmasıdır’ sözleriyle selülit kavgası eden ünlüleri eleştirdi.
Ünlü tiyatrocu, sanatçıların mayoyla görüntülenmesi furyası hakkında da, ‘Ben mayolu görüntülenmek istemiyorum, o yüzden de önlemimi aldım’ dedi. Baykal önlemini, ‘Üzerinde elbisesi olan bir mayo aldım. Denize elbiseyle gireceğim. Gazeteciler olmadığı zaman elbiseyi çıkarıp mayo ile güneşleneceğim. Ben bu elbiseye ‘anti basın mayo’su adını verdim’ sözleriyle açıkladı

27 Aralık 2007 Perşembe

Selülit’ e Farklı Bir Bakış - Anti - Selülit Diyeti...

Selülit Oluşumu Hakkında 4 teori

Selülit’ in oluşumuna etki ettiği düşünülen 4 teori bulunmaktadır;

1. Teori: Deri altındaki yapının çok farklı olmasıyla bağlantılıdır. Yağlı dokuyu taşıyan doku, deri altında farklı yaş gruplarında ve farklı cinsiyetlerde, ön plana çıkmasıyla ilgili farklılıklar gösterir. Bundan dolayı kadınlardaki yağ fazlalığı özellikle kadınlarda Selülit oluşumunu erkeklere göre ön plana çıkarır.

2. Teori: Kolojen ve Konektif (bağ) dokunun parçalanmasıyla oluşan oluşumdur. Eğer bu dokular yıkılırsa yağ dokusu ön plana çıkar ve görünür hale gelir.

3. Teori: Bu bölgedeki vasküler (dolaşım) sistemin ne kadar etkinlikte bir dolaşım sağladığı ile bağlantılıdır.

4. Teori: Enflamasyon süreçlerinin Selülit’ i oluşturabilecek sebeplerden bir tanesi olabileceği yönündedir. Hücre biyopsileri sonucunda Selülit’li hücrelerde kronik enflamasyon görülmüştür.

Bütün bunlarla beraber, Selülit konusundaki teorilerin yenileri de keşfedilmektedir. Beslenmenin bu konuda anahtar rolü olduğu artık kabul edilmiş bir gerçektir. Selülit her zaman çok şişmanlık ve obezitenin sonucu olamamasına karşılık, yağ dokusundaki azalma her zaman Selülit dokusunda bir iyileşme görülmesini sağlamıştır. Bununla beraber bazı bulgular spesifik gıdaların ve gıda destek gruplarının, bu problemi çözmede, Anti - Selülit diyetlerinin sadece yağ kaybettirici diyetlerden daha etkin olduklarını kanıtlamıştır.

Yağ Dokusunun Yıkılmasını Hızlandırıcı Yiyecekler

Yağ birikime karşı en etkili savunma mekanizmalarından bir tanesi vücudun insülin tepkisini minimize etmektir. Bunun anlamı beslenmedeki toplam karbonhidrat sayısından düşüş yapmaktır. Fakat bunun anlamı bütün karbonhidratları elimine etmek olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki kompleks karbonhidratlarda yüksek besleyiciliği ve fotokimyasalları (meyveler, kuru baklagiller, sebzeler içerisinde bulunurlar) ile Selülit’in çözümlenmesi konusunda en büyük yardımcılarımızdır. Selülitle ilgili en etkili yöntemlerden bir tanesi basit şekeri ve rafine edilmiş karbonhidrat kaynaklarını tüketmemektir. Diğer bir önemli unsur ise tam buğdaydan yapılmış ekmek grubu gıdaları ve meyveler gibi kompleks karbonhidratları tüketilirken bir protein kaynağı veya sağlıklı bir yağ grubu besini ile tüketilmesine özen gösterilmesidir. Bu sayede sindirim yavaşlayacağından insülin salgısı da sınırlandırılacaktır. Gerçekten etkili bir şekilde yağ yakmak için beslenme programına biraz kahve (kafein), çay (xanthine) eklemek etkili olacaktır. Günde birkaç kere yeşil çay tüketmek ise catechin - polyphenollerinden dolayı etkili bir metabolizma hızlandırıcı olacaktır.

Kolajen Yıkıcı ve Kollajen Yapıcı Yiyecekler

Eğer kolajen yıkımı sizin için selülit sebebi ise bu yıkıma bir dur demeniz gerekir. Bu yıkımı durdurucu veya yavaşlatıcı gıdalar da size bu konuda destek olacaktır.

Soya: Östrojenin yaptığı işlerden bir tanesi de spesifik olarak kolajeni yıkmaktır. Soya içerdiği fitoöstrojenle östrojeninin görevini taklit ederek östrojen hücre reseptörlerine bağlanır ve kolajenin yıkılmasını engeller.

Bioflavonoidler: Bu grup kollajeni yıkan iki enzimi bloke ederler. Toz kakao, kırmızı şarap, üzüm suyu, üzüm çekirdeği ektresi, üzüm kabuğu gibi proanthocyanidinlerden zengin gıdalar bu iki enzimi bloke ederek yıkımı da önlemiş olurlar. Kolajen yıkımını önlerken aynı zamanda kollajen ve yeni bağ doku yapımına da destek olmamız gerekir. Bazı besin maddeleri de bu konuda etkinlik göstermektedir.

C Vitamini: Çok kuvvetli bir antioksidan olan C vitamini, aynı zamanda güçlü bir kollajen yapıcıdır. C vitamininden zengin turunçgiller, çilek, brokoli, karnabahar, yeşilbiber gibi sebze ve meyveler de kollajen yapımında önemli rol oynarlar.

Jelâtin: Jelâtin özellikle 3 aminoasit açısından çok zengin bir içeriğe sahiptir. Bunlar; Proline, Hidroksiprolin, Glisin, Hidrolize edilmiş Jelâtin (beslenme desteği olarak bulunabilir) içerisindeki oligipeptidler sayesinde kolajen sentezine destek olur.

Dolaşımın Düzenlenmesi / Kan Akışı / Su Birikiminin Engellenmesi

Bol Bol Su İçiniz: Su biyokimyasal olayların oluşumunu maksimize eder ve vücuttan toksin ve atıkların atılmasına yardımcı olur. İhtiyaç kadar içilen sıvı normal kan basıncını sağlar, kan akışını ve hücre içerisinde sıvı oranını düzenler.

Kuşkonmaz: Doğal bir ödem söktürücüdür. Ödemi engelleyerek selülit oluşumunu da engeller.

Yağlı Balık: Yağlı balıkta bulunan Omega - 3 damarları genişleterek kan dolaşımını ve kan akışını kolaylaştırır.

Sarımsak ve Soğan: Kan basıncının düşmesine sebep olarak dolaşımın ve kan akışının rahatlamasını sağlar.

Zencefil: Aspirin gibi etki göstererek kan damarlarında plak oluşumunu engeller, daha az yapışkan hale getirir. Aynı zamanda kanı inceltici etkisinden dolayı dolaşımı ve kan akışını rahatlatır. Zencefilin anti- enflamatuar etkisi de kuvvetlidir.

Kereviz: İçerisindeki maddeden dolayı (3-butylphthalide) kan damarlarının kasılmasını önleyerek dolaşımı rahatlatır.

Muz: İçerisinde bulunan potasyumla (yaklaşık 500 miligram / meyve) kan basıncını düşürür ve dolaşıma yardımcı olur.

Enflamasyonu Azaltmak İçin;

Balık ve Keten Tohumu: Omega- 3 ve Alfa linolenik asidin anti enlamasyon özelliğinden dolayı selülit için tüketilmelidir.

Antioxidantdan Zengin Gıdalar: Bu tür gıdaların enflamasyonu kontrol altına alma ve tedavi etme konusundaki etkinliği zaten bilinmektedir. C,E vitaminleri ve beta, karoten, minerallerden çinko, manganez, selenyum, bakır en bilinen antioksidanlar arasındadır. Antioksidanlardan en fazla şekilde yararlanmak için, antioksidanlardan zengin yiyecekleri multi vitamin tabletlerine tercih edin. Kuru erik, kuru üzüm veya herhangi bir koyu renkli meyve ve sebze bu konuda en büyük destekçiniz olabilir. Hint mutfağında bolca kullanılan Hint Safranı (zerdaçal) antioksidan yönünden kayda değer zenginliktedir.

Bioflavonlar: Enflamasyonu engellemede ve tedavi etmede çok etkili oldukları gibi kolajen ve elastazın da yıkılımını engellemede çok etkilidirler. Hücre zarını koruyarak, tamirini de yaparlar. Bioflavonlardan zengin gıdalar arasında soya, soğan, yeşil fasulye, lahana çeşitleri, elma, turunçgiller ve suları, kuru erik yer almaktadır.

Ananas: Bulundurduğu bromelain enzimi sayesinde fazla su atılımı destekleyerek, ödemleri azaltır, morarmaları ve bu bölgelerdeki ağrıların azalmasına yardımcı olur.

Örnek Anti - Selülit Diyeti

Kahvaltı
1 Tam yumurta (yağsız her şekilde pişirilmiş olabilir)
1/ 2 Su bardağı yulaf ezmesi (Müsli- sade)
1.5 Yemek kaşığı keten tohumu (öğütülmüş)
2 Yemek kaşığı kuru üzüm
1 Su bardağı yağsız süt
Kahve (şekersiz ve kremasız)

Ara
1 Su bardağı yağsız süt 14 gr (yaklaşık çeyrek su bardağı) whey proteini ve buz karışımı

Öğlen Yemeği
Sebze ve Tavuk Sote;
Sebzeler: Soğan, sarımsak, zencefil, kereviz, yeşilbiber, brokoli, mantar ve 100 gr. Tavuk (derisiz), 2 Tatlı kaşığı fıstık yağı ve bir miktar soya sosu (tuzu azaltılmış)
3 Yemek kaşığı esmer pirinç pilavı
1 Portakal
Yeşil çay

Ara
1Su bardağı sebze suyu
Kavrulmuş soya fasulyesi (tuzsuz) ½ su bardağı
Su

Akşam
120 gr. Somon ızgara
Sebze kavurma; kuşkonmaz, brokoli, soğan, sarımsak, domates, limon suyu, Hint Safranı ve baharatlarla kavrulmuş
1 Bardak ananas suyu

Detox

Vücudunuz Bahara Hazır mı?

Detoks bedeni ve ruhu arındırıcı methodlardan birisidir. Kıştan bahara geçerken doğanın kendini yenilemesi nasıl doğanın kanunu ise bizler içinde aynı durum geçerlidir. Bu geçiş döneminde havalar ısındıkça vücudumuzdaki toksinlerden arınmaya olan ihtiyacımız dahada artar. Detoks diyetler genelde yılda 1-2 kez genel sağlığı destekleyici ve hastalıklara karşı koruyucu olarak uygulanabilir. Hastalık durumunda detoks diyetler doktorunuz veya diyetisyeniniz tarafından daha sıklıkla önerilebilir. Eğer Detoks diyetle ilk kez tanışıyorsanız, daha hafif bir program seçmelisiniz.

Detoks diyet farklı organ sistemlerini detoksifiye etmeyi hedefler. Bu organlar ve sistemler içinde cilt, karaciğer, böbrekler, bağırsaklar, lenf sistemi önde gelenleridir. Genelde ilk başlangıcın bağırsaklardan yapılması önerilir. Bunun nedeni ise, önce karaciğerden başlandığı takdirde depolanmış toksinler karaciğer temizlendikten sonra iyi çalışmayan bağırsaklar yüzünden tüm vücutta diğer doku ve organlar tarafından emilme riskini göstermesidir. Örneğin, cilt sorunları yaşayan bir kişiye karaciğeri, bağırsakları ve deriyi hedefleyen bir detoks programı önerilebilir.

Detoks programlarının sonuçları hedeflenen bölgeye göre değişiklik gösterir. Genelde detoks uygulayan kişilerde enerji seviyesinde bir artış, deri sorunlarında iyileşme, bağırsak fonksiyonlarının normale dönmesi, sindirim problemlerinin çözümlenmesi, konsantrasyonun artması ve zihin açıklığı görülür. Eğer detoks diyet bir hastalığa spesifik yapılıyorsa detoks sonuçları hastalığın semptomlarının şiddetinin azalmasından ve labrotuvar testleri sonuçlarında da ölçülebilir.

Karaciğere detoks için birçok destek gıda, vitaminler ve mineraller gerekmektedir. Buna ek olarak safranın salgılanmasını artırtmak, safranın yağda depolanmış olarak bulunan toksinleri karaciğerden uzaklaştırması ve vücuttan atması açısından detoks diyet programı için önemli bir rol oynamaktadır. Safra salgılanmasında problem yaşanması kabızlık, şişkinlik, kuru bir cilt ve saçlar, yemekten sonra ancak 1-2 saat yağlı gıdaların sindirilebilmesi, ve sert dışkı şeklinde kendini gösterir.

Detoks diyetine gerekli desteklerin başında selenyumdan, molybdenum ve çinkodan zengin multivitamin, choline ve methionin, C vitamini, Milk Thistle(Deve dikeni sütü), enginar, brokoli, pancar, taze sebze ve meyveler, bitkisel kaynaklı proteinler, soğan ve sarımsak, karahindiba bitkisi sayılabilir.

Detoks bir temizleme arındırma yöntemidir. Detoks diyet bittikten sonra bedeni ve sistemin fonksiyonlarını tekrardan yararlı besinlerle yapılandırmak ve desteklemek gerekmektedir. Ayrıca bu program sırasında öğrenilen bazı yararlı davranışlar hayat tarzı haline getirilip hayat boyu uygulanabilir.

Detoks programları herkes için değildir. Özellikle böbrek hastaları, karaciğer hastaları, kalp hastaları, kanser hastaları, bağırsak enfeksiyonları ve ciddi sağlık problemleri yaşayanlar bu programları bir uzman eşliğinde uygun görüldüğü taktirde yapabilirler. Düzenli ilaç kullanan kişilerde detoks programlarına başlamadan önce doktorlarına danışmalıdırlar.

Detoks programı süresince kişiler üstünde değişik etkiler gösterebilir. Bunlardan bazıları, kilo kaybı, başağrısı ve halsizlik. Bu semptomlar genellikle ilk birkaç günden sonra kaybolurlar. Bu yüzden kişilere detoks diyetini çok yoğun olmayan günlerinde veya hafta sonları yapmaları önerilir

SELÜLİTLE İLGİLİ SORULAR ve CEVAPLAR

SELÜLİTTEN NASIL KORUNULUR?

· Kilonuzu koruyun. Günde 1500 kalori alın.

· Çok hareket edin, örneğin jogging yapın, bisiklete binin, yüzün, jimnastik yapın.

· Ayrıca vitamin ve mineral alın. A ve E vitaminleri deriyi düzgünleştirir, magnezyum metabolizmayı harekete geçirir, fosfor ve silisyum dokuları kuvvetlendirir.

· Vücudun fazla suyunu atması için beyaz ve kırmızı turp, maydanoz, kereviz, çilek ve pilav yiyin.

· Tuz, şeker, alkol, sigara, koyu çay, kahve, çikolata, kızartma ve undan uzak durun.

· Derinin kanla beslenmesini teşvik edin. Örneğin masaj eldiveni ile kendi kendinize yapacağınız masajla, bir sıcak, bir soğuk duşu sorunlu yerlere tutun. Saunanın da yararı vardır.

SELÜLİT BİR HASTALIK MIDIR?

Evet, selülit bir hastalıktır. Tıptaki adı Hidrolipodistrofidir.

SELÜLİT TEŞHİSİNİ KENDİMİZ KOYABİLİR MİYİZ?

Evet. Cilt iki parmak arasında kıstırıldığında, cildin dış tabakasında girinti ve çıkıntılar meydana gelir ki tıpta buna portakal kabuğu görünümü denir.

SELÜLİT KADINLARDA HANGİ BÖLGELERE YERLEŞİR?

Uyluğun üst kısmı, dizin ve bileğin iç kısımları, kaba et ve baldırların arkası ve üst bacaklara genelde süvari pantolonu şeklinde yerleşir.

SELÜLİT REJİMLE GEÇER Mİ?

Hayır, selülit tüm zayıflama rejimlerine karşı dirençlidir. Özel bir tedavi gerektirir, kendi kendine geçmez.

SELÜLİT NELERDEN OLUŞUR?

Selülit üç elemandan oluşur: 1-Dayanıklı hale gelmiş bölmeli bir konjonktif doku. 2-Su molekülleri ve tuz molekülleri. 3-Konjonktif doku içine hapsolmuş yağ hücreleri birikintileri. Bu bölgesel yağ birikimi, cildin hareketliliğinin azalması ve kalınlığının artmasıyla kendini gösterir. Elle dokunulduğunda cilt pütürlü, sertleşmiş ve muntazam olmayan bir görüntü verir.

SELÜLİT AĞRILI MIDIR?

Evet, selülit ağrılı olabilir. Ağrının şiddeti selülitin sinir liflerinin üzerine yapmış olduğu basınç derecesiyle orantılıdır.

ZAYIF KADINLARDA SELÜLİT OLUR MU?

Evet, selülit zayıf hatta sıska kadınlarda bile görülebilir.

SELÜLİTİN NEDENLERİ NEDİR?

1-Hormonal nedenler: Hiper folikülin, yani kadınlarda yumurtalardan salgılanan folikülin hormonunun artışı. Bu hormon, dokularda su tutma özelliği nedeniyle selülite zemin hazırlar.

2-Soya çekim: Anne selülitli ise çocuğunda da selülit görülebilir.

3-Dolaşım bozukluğu (damar yetmezliği): Selülit ve damar yetmezliği birbirine paralel gider. Yani selülit damar yollarında oluşur ve damarları sarar, sıkar. Bu durum kan dolaşımını daha da zorlaştırır ve varisler meydana gelir. Bu da damar yetmezliği, selülit, varis, daha ileri derecede damar yetmezliği olarak gittikçe ciddi boyutlara varır.

SELÜLİTİN OLUŞMASINDA DİĞER NEDENLER NELERDİR?

Kabızlık, hipotiroid, doğum kontrol hapı kullanımı, karaciğerin kötü fonksiyonu ve sinirsel düzensizlik.

KAÇ AŞAMADA GELİŞİR?

Selülit üç aşamada gelişir. Birinci aşaması dolaşım bozukluğudur, damarlardan çıkan su dokulara dolar. Dokular acılı ve duyarlıdırlar. Ödemli denilen bu devrede başarılı bir şekilde tedavi yapılabilir. Bu devrede tedavi yöntemi mezoterapidir. İkinci aşamada, ödem daha da fazlalaşır. Bu aşamada selüliti buradan atmak oldukça güç olmasına karşın, tıpta mezoterapi ile başarılı bir tedavi mümkündür. Üçüncü aşamada, bu dokularda biriken yağ, su ve tuz molekülleri organizma tarafından kullanılamaz ve selülit yerleşir.

SELÜLİTTE NASIL BİR BESLENME REJİMİ UYGULANMALIDIR?

Rejim, su açısından zengin, tuz açısından zayıf olmalıdır. Selülit tedavisinde tuzu asgari düzeye indirmek gerekir. Balık, kabuklu deniz ürünleri, kümes hayvanı ve yumurta yenilerek protein açısından zengin bir beslenme uygulanır. Proteinlerin ödemi önleyici ve iştah artırıcı bir rolü vardır. Şekerlemeler, hamur işleri, bakliyat kaldırılmalı, alkolden uzak durulmalıdır. Zira alkol kanda yağa dönüşür ve vücutta birikir.

SELÜLİT HANGİ YÖNTEMLERLE TEŞHİS EDİLİR?

Termografi, ekografi ve manyetik rezonans.

SELÜLİTTE UYGULANAN MEZOTERAPİ YÖNTEMLERİNDE HEDEFLENEN AMAÇ NEDİR?

Tedavinin asıl amacı selüliti oluşturan süreci tersine çevirmek ve yağ hücreleri düzeyinde lipolizi tekrar harekete geçirmektir. Yani, birikimi ortadan kaldırmak, lenf ve kan dolaşımını rahatlatmak, lipoliz mekanizmasını tekrar harekete geçirmektir.

LİPOLİZ NEDİR?

Yağ hücrelerinin boşluğunda depolanan yağların kimyasal olarak parçalanması ve eritilmesi, enerji olarak vücuda verilmesi olayıdır.

KİŞİ SELÜLİTLİ Mİ DOĞAR?

Hayır, kişi selülitli doğmaz. Ne bebek, ne de çocuklarda selülit vardır. Selülit gerçek olarak erişkinlik döneminde ortaya çıkar. Ancak selülitte kalıtımın önemli rolü vardır. Kalıtımın kesin surette etkili olabilmesi için, hem anne hem de babada yağ fazlalığına ilişkin sorunların bulunması gerekir. Bu durumda kişinin, ilk ergenlik belirtilerinden itibaren ve daha sonra da yaşamının değişik evrelerinde, örneğin gebelik ve menopoz gibi hormonal açıdan çok önemli zamanlarda da izlenmesi gerekir.

HAMİLELİK SELÜLİTE UYGUN ORTAMI HAZIRLAR MI?

Vakaların çoğunda hamilelik gerçekten selülitin belirmesine neden olur. Çünkü doğumdan önce ve doğumdan sonra meydana gelen hormonal değişimler, gerçek bir dengesizliğin kaynağıdır. Doğumdan sonra selülit biraz azalsa da bir miktar selülit birikimi kalır.

MENOPOZ DÖNEMİ ŞİŞMANLAMA DÖNEMİ MİDİR?

Menopoz döneminde özellikle kiloda fazlalığa doğru belirli bir eğilim vardır. Ayrıca hormonal dengesizlik, vücudun su tutması ve selülit görülür. Psikolojik açıdan, kadın cinselliğindeki değişim ve buna eklenen çeşitli olaylar kadınlarda depresyona doğru bir eğilim yaratabilir. Kadınlar da kendilerini avutmak için genellikle kontrolsüz ve hatta oburluğa varan bir yeme alışkanlığının içine düşerler ve kilo alırlar.

SPOR SELÜLİTİ TEDAVİ EDER Mİ?

Hayır. Sert sporlar, vücudun belirli bir kısmını çalıştıran ve düzensiz yapılan sporlar hiçbir işe yaramaz. Selülite karşı en etkili sporlar tempolu yürüme ve yüzmedir. Fakat tıbbi olarak, bütün sporlar içinde en iyisi jimnastiktir. Bunun bir avantajı da herkes tarafından istenildiği yerde, istenilen zamanda ve şekilde uygulanabilmesidir.

SELÜLİT ÇOK OLDUĞUNDA TEDAVİSİ DAHA MI ZORDUR?

Hayır. Tedavi daha uzun sürer, ama daha güç değildir. Yöntem her zaman aynıdır. Esas zor olan, hastaya kendini sevmeyi öğretmek, harekete geçirmek ve mücadele bilinci kazandırmaktır.

ERKEKLERDE NİYE SELÜLİT OLMAZ?

Erkeklerde selülit olmamasının en önemli nedeni onlarda başka hormonların, özellikle de yağlı hücre oluşumunda hiçbir etkisi olmayan erkeklik hormonunun bulunmasıdır.

SELÜLİT BÜYÜME ÇAĞINDA TEDAVİ EDİLMELİ MİDİR?

Selülit, genellikle büyüme çağında ortaya çıkar. Psikolojik bir sorundan kaynaklanan bir oburluğun sonucu olmadığı halde 14-15 yaşlarında selülit oluşması, hormonal bir düzensizliğin işaretidir. Genç kızlarda selülit oluştuğunda, düşük kalorili bir rejim izlenebilir, spor ve jimnastik yapılabilir ve çok gerekirse mezoterapi uygulanabilir.

ŞİŞMANLIK İLE SELÜLİT ARASINDA NE FARK VARDIR?

Bu ikisini kesinlikle karıştırmamak gerekir. Eğer kişi şişmansa mutlaka selüliti de vardır. Ama selülit cildin derin dokularını bile etkileyen, temelde hormonal kökenli özel bir bozukluktur. Ve bu bozukluk, son derece zayıf kadınlarda bile görülebilir. Fazla kiloların tüm vücuda yayılmasına karşın selülit, bacak, baldır, kol gibi belirli bölgelerde görülür.

SIK SIK KİLO ALIP VERMEKTEN NİYE KAÇINMALIYIZ?

Bazı kimseler sürekli kendilerini kısıtlamaktansa, çok kötü bir görünüş alıncaya kadar yiyip şişmanlar, sonra da bu kilolarını çok hızlı bir şekilde vermeye çalışırlar. Bu sistemin sakıncaları çok fazladır. Bu tür rejimler organizma için zararlı, metabolizma içinse korkunçtur. Ayrıca sık kilo alıp verme, mekanik faktörler nedeniyle cildin kendini bırakmasına neden olur, deride çatlaklar meydana gelir.

GÜNDE 3 LİTRE SU İÇİLMELİ Mİ?

Toksinleri ve zararlı maddeleri vücuttan atmak için, günde ortalama 1.5 litre su içmek gerekir. Ancak bu, herkes aynı miktarda su içecek demek değildir. Çünkü her insanın gereksinim duyduğu miktar farklıdır. Genel olarak içilecek sıvı miktarı kiloyla da ilişkilidir. 100 kiloluk bir kişi fazla zorlanmadan bir günde 3 litre su içebilir. Oysa 40 kiloluk biri için bu miktar fazla gelebilir. Ayrıca, vücutları su tutan kadınlar, içmeye başlar başlamaz şişkinlik meydana gelir. Bu durumda selülitten önce bu rahatsızlığın tedavisi ele alınmalıdır

17 Aralık 2007 Pazartesi

Selülit Tedavisi: Alternatif Teknikler

Selülitle savaşta en çok kullanılan yöntem vücudu sarmaktır. Sarmak için özel bir örtü türü kullanılmalıdır. Uzun süre vücut ısısını koruyup, “sera etkisi” ortaya çıkaracak bir madde olmalıdır. Bu yöntemde kullanılan beyaz kil çok iyi sonuçlar vermektedir. İşte Maske Tarifleri. - Sirke Maskesi. Bu yöntem için sadece doğal elma sirkesi uygundur, derecesi %4-6 civarındadır. Elma sirkesi ve suyu 1:1 oranında karıştırın. Bu karışıma limon yağı veya nane yağı veya biberiye yağı eklenebilir. Selülitli bölgeye sürün. Üzerini naylonla ve onun da üzerini battaniyeyle kapatın. Yarım saat – 1 saat bekleyin. Sonra maskeyi yıkayın, nemlendirici sürün. - Ballı Sirke Maskesi. Eşit ölçülerde bal ve sirkeyi karıştırın, buğday unu ekleyip hamur yapın. Selülitli bölgeye uygulayın, yukarıdaki yöntemle 2 saat bekletin. Ertesi gün tuzsuz yağsız loru aynı bölgeye sürün, sarıp 2 saat bekletin. İşlemleri tekrarlayınca sonucu göreceksiniz. - Beyaz Kil Maskesi. 1 paket kili suyla karıştırın, 5 damla limon, portakal, mandalina yağlarından birini ekleyin, 2 çorba kaşığı tarçın ekleyin. Selülitli bölgeye uygulayıp, yukarıda anlattığımız şekilde sarın. 20-30 dakika bekletin. Bu maske fazla yağların atılmasına ve problemli bölgenin pürüzsüzleşmesine neden olur. - Yağ Maskesi. 20 ml zeytinyağı (badem, jojoba yağları da olabilir) + 3 damla limon yağı + 3 damla ardıç yağı + 3 damla lavanta yağı. İyice karıştırın, sorunlu bölgeye uygulayın. Yukarıda anlattığımız şekilde kompres yapın. 0.5 – 1 saat bekletin. Daha sonra yıkayıp nemlendirici sürün.

Selülit Tedavisi: Lenfatik drenaj masajı

Lenfatik drenaj masajı Lenfatik drenaj masajı elle veya lenf drenaj makinası ile uygulanıyor. Elle yapılan masaj, derinin önce hafif harekete geçirilmesini sağlıyor. Yapılan hareketler damarlardaki lenfatik akışı itiyor. Belirli noktalara parmaklarla bastırıldığında, kullanılmış lenfler atılarak yenileri oluşuyor, bu da o bölgedeki kan dolaşımının, hiç bir güç kullanılmadan hızlanmasını sağlıyor. Lenfdrenaj makinası ise, vücutta lenfatik sistem adı verilen, hücreleri besleyen beyaz sıvı dolaşımı hızlandırıyor. Bu aletin ayrıca kas sistemi üzerinde de olumlu etkisi var. Makinanın yaptırdığı tüm hareketler damarlardaki lenfatik akışı itiyor ve lenfatik sistemin düz kaslara ait kısmına etki yapıyor. İnsan organizmasını içi su dolu bir küvete benzetirsek, geliş filtrasyonunu atar damar sistemi, boşalma ve emilip dağılmayı da toplar damar sistemi teşkil eder. Lenfdrenaj, kanda dolaşan serbest yağ asitlerin, kolayca yakabilecek hale getirilmesini sağlıyor. Selülit tedavisinde dikkat etmeniz gerekenler: 1- Günlük 1 - 1,5 litre su içmeye gayret edin. 2- Tuz ve tuzlu gıdaları kısıtlayın, günlük 0,5 gr.'dan daha fazla tuz almayın ve diyet tuzu tercih edin. 3- Yemek aralarında birşey içmemeye özen gösterin. 4- Sabah kahvaltıdan önce ve gece yatarken 2 bardak su için. 5- Alkollü içecekler, kola, nescafe, kahve, oralet ve bozadan mümkün olduğunca uzak durun. 6- Şekerli gıdalar ve tatlılardan uzak durun. 7- Patates, pirinç, elma, havuç su tutucu gıdalardır, bunlardan tüketmemeye gayret edin. 8- Dil peyniri hariç diğer peynirleri suda bekleterek yiyin. Güzelliğiniz ve selülitleriniz için lenf drenaj masajı Manuel lenf drenaj masajı, lenf sisteminin elle manipüle edilerek bloke olmuş lenf sıvısının serbest akışının sağlanması tekniğine dayanıyor. Sinir sistemine etki ederek ağrıları azaltıyor ve derin rahatlık sağlıyor. Lenf drenaj masajının en önemli özelliği, vücutta lokal kilo ve selülite yol açan ödem ile toksinlerin atılmasını ve dolaşım sisteminin düzenlenmesini sağlamasıdır. Diğer masajlardan ayrılan en önemli farkı, hiçbir ürün kullanılmadan yapılması veya kişinin arzusuna göre selülit giderici yağlar eşliğinde de uygulanıyor olabilmesidir. Bu masaj yöntemi, diğer masajlara oranla çok daha hafif, monoton ve tekrar eden hareketlerden oluşuyor. Bu masajı, vücudun uç noktalarından kalbe doğru, lenf akışını takip ederek tek yönlü yapmaktayım. Ayrıca masaj sonrasında diğer masajlardan farklı olarak, ciltte kızarıklık (benim yaptığım hiç bir masajda kızarıklık oluşmaz) oluşmuyor. Özellikle selülit, lokal zayıflama ve vücut sıkılaştırma programlarında sonucun kalite ve kalıcılığını artırmak için özel masaj manipülasyonları ile uygulamaktayım. Lenf Drenaj Masajının Uygulanmaması gereken kişiler. 1- Hemoroit hastalarına, 2- Kemoterapi tedavisi görenlere, 3- Hamileler ve hormonal bozukluğu olanlara uygulanmamalıdır. 4- Yüksek tansiyonu olanlara, 5- Diyabet hastaları, 6- Kemik erimesi olanlar (çok sakıncalı ) 7- Alerji olan ciltler, 8- Yeni ameliyat geçirmiş olanlar ( doktorun izin verdikleri hariç ) 9- Obez olanlar, 10- Kılcal damarları kalın ve yüzeye yakın olan vakalar. Lenf Drenaj Masajının Uygulanabileceği kişiler. 1- Toksin birikmesi olanlara, 2- Selülit ve kilo problemleri bulunanlara/hanımlar, 3- Ameliyat öncesi ve sonrası sıkıntılara 4- Ödem ve şişmeye 5- Kılcal damarlara ( yoğunlaşması ve cildin yüzeyine çıkması ) 6- Sezeryan olan hanımlar (iki ay sonra ) , 7- Doğumdan 45 gün sonra , 8- Kan dolaşım bozukluğundan şikayeti olanlar, 9- Rahatlamak ve vücut ağrılarından arınmak isteyenler, 10- Sigara ve alkol içenler için ideal bir yöntem (Toksinden arınmak için ), 11- Vücudunda ve kol, bacak, karın bölgelerinde şişkinlikleri olanlar, Yağlı uygulanacaksa eğer kişiye özel bir aroma yağı hazırlamak suretiyle uygulamaya başlanıyor.( Süresi 45 - 60 dakikadır ) LENF DRENAJ NEDİR? Kardiovasküler sistem gibi sıvı transportu sağlayan bir sistem olan lenfatik sistem, kardiovaskuler sistem gibi merkezi bir pompaya sahip olmayıp, bir direnaj sistemidir. Bu direnaj sistemi sayesinde, hücreler arası sıvıdan kan kapillerlerine geçemeyen plazma yatağa aktarılır. Lenfatik sistem, prensip yapısı itibariyle lenfatik damarlar ve lenfatik dokulardan oluşur. Göz küresi, iç kulak, epidermis, kıkırdak ve kemiklerde lenf kapillerleri bulunmaz. ( Nodus Lymphaticus ) ulaşır. Esas olarak, bir fonksiyon gören lenf düğümleri, kendisine gelen lenfatik bakteri ve diğer yabancı cisimleri tutar. Lenf düğümünde temizlenen lenfa, götürücü lenf damarları ( vaslymphaticum effenen ) ile düğümden ayrılarak daha büyük lenfatik direnaj damarlarına ( TruncusLymphaticus - Büyük Lenf Toplardamarları ) akar. LENF DÜĞÜMLERİ Lenf düğümleri, Lenfatik damarlar boyunca bütün vücuda dağılmış, savunmamızda önemli rol oynayan 1- 25 mm boyutlarında kapsüllü siferik veya böbrek şeklinde yapılardır. Tüm vücutta toplam 500 -1000 adet olan lenf düğümleri (nodi Lyphatic regionales ) terimi kullanılır. Bu Lenf düğümlerinden organlara yakın olanlar visseral -ekstrmiteler ve vücut boşluklarının duvarlarında yer alanlar parietal Lenf düğümleri olarak adlandırılır. Lenf düğümleri esas olarak bir filtre gibi fonksiyon görürler. Lenf damarlarına giren herhangi bir yabancı partikul ( bakteri vb.) Lenf düğümlerinde tutulur. Lenfa içine geçen toksinlerde B-Lenfositlerinden immun ( Savunma Sistemi) bir yanıt doğmasına neden olur.

Selülit Tedavisi: Masajlar

Selülit masajı Selülit tedavisinde masaj oldukça önemlidir. Ancak bunun yanısıra rejim uygulanmadan, deneyimsiz ellerde sert ve oldukça kuvvetli uygulanan masajlar, yarardan çok zarar getirir. Selülitli bir cildi "yoğurur" gibi aşırı bastırarak yağ hücrelerini ezmek onları yok etmeye yaramaz. Doğru bir selülit masajı yüzeyde kalmalı ve acı hissi vermemelidir. Bu tür uygulanan bir tıbbi masaj, ancak deneyimli uzmanlar tarafından gerçekleştirilebilir. Derialtı kan dolaşımını iyileştirerek, damarların çapını daraltılır. Kanın damarlarda ilerlemesinde kas kasılmalarının önemi büyüktür. Selülit damarların çapını daraltarak kanın bacaklardan düzenli olarak akmasını sağlar. Ayaktan başlayarak yumuşak ve hafif hareketlerle diz, baldır ve kalçalara kadar devam edilir. Böylece bozuk kan dolaşımının yeniden düzenlenmesiyle, hücrelere daha iyi oksijen gitmesi ve toksik maddelerin vücuttan atılmasını sağlanır.

Selülit Tedavisi: Akupunktur

Akupunktur tek başına selülit sorununu gidermeye yeterli değil. Ancak şişmanlıkla birlikte çoğu kez sinirsel bir faktör de söz konusu olduğundan, akupunktur iyi bir yardımcı tedaviyi teşkil edebiliyor. Organizmanın pek çok kumanda sisteminin, kulakta bulunması ilkesinden yola çıkan akupunktur, özellikle su tutulması olayında etkili olabiliyor. Hormonal düzensizlikleri gidermek için genital noktalara, iştahı azaltmak için de oburluk noktasına uygulama yapılıyor. Ancak bazılarından duyduğumuz gibi, "akupunktura gittim, 10 kilo verdim, selülitlerimden de kurtuldum" gibi sözlere aldanarak, akupunkturdan mucize beklemek tamamen yanlış olur.

Selülit Tedavisi: Mezoterapi

Ilk defa 1952 de Fransiz doktor PISTOR tarafindan tanimlanmistir. Mezoterapi; agri veya hastaliklari, vücutta bulunduklari yere lokal olarak uygulanan mikro enjeksiyonlar yoluyla kontrol altina alan ya da tedavi eden bir tibbi uygulamadir. Latince "meso=orta" ve "terapi=tedavi" kelimelerinden meydana gelmis olup "orta deri tedavisi" anlamindadir. Agiz yoluyla ya da kas veya damar içine yapilan enjeksiyonlar yoluyla alinan ilaçlarin aldiginiz miktarlarinin tümü ilgili hedef organa kadar ulasamamaktadir.Çünkü ilaçlarin emilimi sirasinda bir kismi emilmeden parçalanarak atilir. Bu yüzden alinan ilacin etkisi sinirli kalmaktadir. Ayrica sistemik yolla alinan ilaçlar kan yoluyla tüm vücuda yayilabildigi için hastalikla ilgisi olmayan ancak o ilaçtan etkilenebilen diger organ ya da dokularimizi da etkileyecektir ve istenmeyen yan etkiler olusabilecektir. Mezoterapi ise sadece sorunlu bölgeye küçük miktarlarda yapilan mikroenjeksiyonlarla , hiç bir istenmeyen yan etkiye neden olmaksizin problemi çözecektir. Mezoterapi, çok ince ve kisa igne uçlari ( 4 - 6mmlik 29 - 30g igneler ) kullanilmak suretiyle uygulanan bir yöntemdir. Hissedilen agri ignelerin boyutlariyla paralel olarak oldukça azdir. Bununla birlikte uygulama sahasi dezenfekte edildikten sonra lokal anestezik spreyler araciligi ile uyusturularak tüm hissin kaybolmasi da saglanabilir. Mezoterapide ilaçlarin buradan emilimi çok az oldugu için sistemik dolasima ilaç geçisi de yok denecek kadar azdir. Yapilan enjeksiyon sayisi; hastaya, hastaliga ve enjeksiyonun yapilacagi bölgenin anotomisine bagli olarak degisiklik göstermektedir. Mezoterapi, selülitin her üç aşamasında da en etkili tedavi yöntemidir. Venöz ve lenfatik dolaşımı düzelterek, dokuda oluşan ödemi önlemekle kalmaz, yağları parçalayıp, ayrıştırarak oluşan nodülleri de küçültüp, zamanla kaybolmalarını sağlar.Ayrıca bozulan bağ dokusunu yeniden yapılandırarak selülitik görüntüyü düzeltir. Enjekte edilen karışım genellikle dolaşımı düzenleyici, yağ parçalayıcı ve bağ dokusunu yapılandırıcı ilaçlardan oluşur. Bu karışım tedavi edilecek bölgede deri içine 2-3 mm. derinliğe pek çok noktaya mikrodoz enjeksiyon şeklinde dağıtılır. Böylece tedavi edilecek bölgede cilt dokusu ilaç ile adeta sulanır. Selülitin yağ birikimindeki anormallikle ilgili bir sorun olması nedeniyle, mezoterapi enjeksiyonları tüm metabolizmanın düzene sokulması için tasarlanmış olup, tedavi programına uygun bir şekilde özenle yapılmalıdır. Bu yaklaşımla yapılan uygulamalar, kilo kaybını artırır ve tümüyle vücut sağlığında pozitif bir değişim etkisini de beraberinde getirirler. Seans sayısı selülitin evresine ve kişinin durumuna göre değişmekle birlikte genellikle haftada bir yapılan 10-12 seanslık bir dizi tedavi yeterli olmaktadır. Nüksleri önlemek açısından rapellerin büyük önemi vardır. Mezoterapi Bölgesel zayıflama ve selülit tedavisinde kullanılan mezoterapi teknik olarak, dolaşım düzenleyici, yağ eritici ve yağ taşıyıcı ilaçlarla belirli vitaminlerin bir karışım halinde cilt altına, mezoderme çok ince iğnelerle verilmesidir.Sellülitli alanda kan akımının ve lenfatik dolaşımın düzenlenmesiyle, yağ depozitleri çözülür, yağ hücreleri yağlarını yakmaya başlar ve sertleşmiş bağ dokusu düzelir. Günümüzde Karboksiterapi ile birlikte selülitin en geçerli tedavisi olarak kabul edilen Mezoterapi; Bölgesel kan akımını ve lenf akımını arttırır, Enjekte edilen ilaç kokteyli sayesinde, orta derinin üzerine hapsolmuş ve vücut tarafından kullanılamayan yağ hücreleri, serbestleşip dolaşıma katılır, Portakal kabuğu görüntüsünden sorumlu olan fibröz sert bağların kopmasına neden olur,Lenfatik drenajı arttırır. Seans sayısı hastanın yağlanma şekli ve selülit tipine göre farklılık gösterse de ortalama 6-12 seans uygulanan Mezoterapi tedavisiyle 1 aylık sürede yaklaşık 1-2 beden incelme hedeflenir. Eğer hasta diyet ile bunu korursa sonuçlar kalıcıdır. Mezoterapi, karın, bel, kol ve bacaktaki bölgesel yağlanmaların giderilmesinde liposuctiona alternatif bir tedavidir. Diyetinize dikkat eder ve egzersiz yaparsanız, tekrarlama ihtimalini azaltırsınız.

Selülit ve Egzersiz

Selülit konusundaki bir çok uzman, selülit oluşumunun durdurulması veya erken dönemlerdeki selülititin ortadan kaldırılmasında, egzersizin en ucuz yöntem olduğu konusunda fikir birliği içindedirler.Yağların azaltıldığı bir diyetle birlikte yapılacak egzersizler, selülit için çok yarar sağlayıcıdır. Haftada 3 kez, 30 ar dakikalık uygulanacak, dolaşım sistemini güçlendiren egzersizler bu amaçla yapılır. Egzersiz selülitli bölgelerde dolaşımın artmasına ve kas hareketleri sayesinde de lenf akımını hızlandıracaktır, ayrıca kaslara gerginlik verecektir. Yaşı genç olan kadınlara hafif ağırlık çalışmalarıda önerilir. Özellikle, selülitin geliştiği kalça, basen bölgelerindeki kaslarını çalıştıran egzersizlerde fayda sağlar. Bu egzersizler için kişi, sağ tarafı üzerine yere yan yatar. Sağ bacağını 90 derece kıvırır. Sağ kolunu ileri doğru uzatır ve iyice gerer. Sol bacak düz durumda bulunur. Yavaş yavaş sol bacak kalça seviyesine kaldırılırken nefes verilir. Sol bacak kalça seviyesine geldiğinde 3 saniye tutulur ve yavaşça indirilir ve derin nefes alınır. Bu egzersizler sırasında nefes kontrolu çok önemlidir. Bu hareketi 3-4 kez tekrarlanmalıdır. Sonra diğer yan üzerine yatarak, diğer taraf kaslarına aynı egzersiz yaptırılır. Bu hareket bittikten sonra alt tarafta bununan bacak kadar üstteki bacakta kıvrılır ve aynı işlemler tekrarlanır. Son hareket ise, her iki bacakta dizden 45 derece kıvrılarak yapılır. Dizlerde Selülit görünmesi, alt bacak bölgesinin ön tarafında bulunun kasların gerginliklerini kaybetmelerinden dolayı belirgin olur. Bu kasları güçlendirmek amacı ile ayakta dururken, ayaklar kalça genişliğinde açılır ve dizleri kırarak vücudunuzu alçaltın, dizlerinizin zorlandığı açıya kadar inin ve sonra tekrar dik duruma gelin. Bu hareketi 30 kez tekrarlamanızda yarar vardır. Her gün uygulanabilir basit bir egzersizdir. Kurbağlama yüzmek, bacak iç bölgelerindeki kasların gerginliğini arttırır ve selülit için iyi bir egzersizi oluşturur. Hızlı bir tempodaki 20 şer dakikalık yürüyüşlerde genel olarak kalça ve bacak bölgeleri için yararlıdır. haftada 3-4 kez yapılmalıdır. Parmak uçlarında yükselmek ve inmek bileklerin daha ince ve kasların daha gergin görülmesini sağlar. Hareket 15-25 kere, her gün tekrarlanmalıdır.

Selülitin Kilo İle İlgisi Nedir ?

Selülitin genellikle dengesiz beslenme sonucu oluştuğunu biliyor muydunuz ? Sağlıklı bir diyetle desteklenmeyen selülitin tekrarladığını ve dengeli beslenme alışkanlığı olan kişilerde selülite daha az rastlandığını tespit edilmiştir.Daha sonra sağlığa zararlı olmayan ancak etkili tedavi aletleriyle yağlar parçalanır. Daha sonra masaj aletiyle parçalanan yağların dolaşım yoluyla atılması sağlanır. Dengeli beslenme alışkanlığı kazanmak Evet ; insan farklı yiyecekleri bir araya getirip pişirerek kendi yemek zevkine uygun gıdalar hazırlayabilen tek canlıdır. Ancak, aynı zamanda doğada dengesiz beslenmeyi becerebilme açısından da tektir insan. Dengesiz beslenme sonucu oluşan şişmanlık, zayıflık, selülit gibi sorunlar; kalp, karaciğer, damar hastalıkları yalnızca insanda görülür. Dengeli beslenme alışkanlığı, bisiklet kullanmayı öğrenmeye benzer. Ailenize ve sizden sonraki kuşaklara miras. Bırakabileceğiniz bu alışkanlık, bir kez öğrendikten sonra bir daha asla unutulmaz. Herhangi bir programı uyguladığınızda, kendinize en uygun beslenme ve diyet yöntemini, değişen şartlarınıza veya isteklerinize göre yiyecek türlerini, miktarlarını değiştirmeyi öğrenirsiniz. İdeal kilonuz ve ölçülerinize ulaşana kadar devam eden bu diyet sürecinden sonra merkezimizin uzmanları ile birlikte ideal kilonuzu korumanız için size uygun beslenme alışkanlıklarını kazandırma dönemi başlar.

Selülit Nasıl Oluşur?

Selülit üç aşamada gelişen bir patolojidir. Birinci aşama dolaşım bozukluğu ile başlar. Bunun sonucu damar duvarlarından sızan serum, doku aralıklarında toplanarak doku ödemini oluşturur. Ödem bir taraftan kan ile yağ hücreleri arasındaki iletişimin aksamasına ve yağ hücrelerinin metabolizmasının bozulmasına yol açarken, diğer taraftan bağ dokusunun yapısının bozularak, setleşmesine yol açar. Bunun sonucu elastikiyetini kaybetmiş fibröz bantlarla çevrili, aşırı büyümüş yağ dokusu hücrelerinden meydana gelmiş nodüller oluşur. Bu İkinci aşama olup, selülite özgü portakal kabuğu görünümü ile karakterizedir. Üçüncü aşama ise patolojik sürecin devam etmesi sonucu, nodüllerin birbirine yapışarak daha büyük nodülleri oluşturması ve cildin kapitone bir görünüm alması aşamasıdır. Bu aşamada nodüllerin sinirler üzerine basısı nedeniyle ağrı oluşabilır.

Selülit Nedir?

Bazılarımız aynanın karşısına geçerek uzun uzun 'neden böyle bir kaderim var?' diye düşünür. Vücut şekliniz ister zayıf, ister şişman olsun, selülit bazen kaçınılmaz oluyor. Ama umutsuzluğa kapılmaya gerek yok , çünkü selüliti tedavi etmenin binbir yolu var. Selülit derinin alt tabakasında, yağ dokusunun hemen çevresinde meydana gelir. Oluşan selülitler derinin üst bölümünde pütür pütür bir görüntü bırakır ve fiziksel olarak kendine güvensizliğe sebep olur.Yağ hücrelerinin fazla yağı depolamasının ve östrojen hormonunun da etkisiyle bu hücreler genişler. Kan dolaşımı giderek yetersizleşmeye başlar. Yağ hücrelerinin genişlemesi ise yağ dokusunun aşırı yayılması demektir.Bu yayılma deri altı bağ dokusunu da etkileyerek vücudun normalden daha fazla su tutmasına ve dolayısıyla da kan dolaşımının zayıflamasına neden olur. Vücut kan dolaşımındaki zayıflamayla birlikte, dokulara eskisinden daha az oksijen ulaşmayla başlar. Bunun sonucu dokular elastikiyetini kaybeder ve cilt yüzeyi pürüzlü bir görünüm almaya başlar.Kilo vermenin formülü belli, ama... Şimdiye kadar pek çok kadın kilo vermenin formülünü, gazete ve dergilerden öğrendi : kalorisi düşük yiyecekler yemek, bol bol hareket etmek ve aldığınız kaloriden daha fazlasını harcamak.Ancak tüm bunlar, bazılarımız için, pürüzsüz ve formda görünen bir vücuda sahip olmak için yeterli olmuyor. Fransa'da kozmetik uzmanlarınca,ilk olarak 1950'li yıllarda ortaya atılan selülit sözcüğü, bir deri hastalığı olarak adlandırılıyor. Günümüze kadar selülitin, kozmetik dünyası tarafından ortaya atılan bir aldatmaca mı, yoksa tüm kadınların kaderi mi olduğu tartışmaları devam edip duruyor. Kimi uzmanlar, selülitin bir tıp hastalığı olmadığını, kozmetik tedavilerin arttığı günümüz koşullarında ortaya atılmış bir uydurmaca olduğunu ileri sürüyorlar.Bilinen bir gerçek var ki, o da zayıf, şişman pek çok kadının, kalça ve baldır çevresindeki, çıkıntılı görüntüden oldukça rahatsız olduğu. Selülitler bir gecede ortaya çıkmaz Selülitlerinizin bir gecede ortaya çıkmadığı malum. Uzmanlar sağlıksız yaşam koşullarının, dengesiz beslenme,fazla alkol alma, sigara tiryakiliği ve bedensel hareketsizliğin, uzun vadede selülitin vücutta yerleşik hal almasına neden olduğunu söylüyorlar. Hamilelik ve menopoz gibi dönemlerde, hormonal seviyelerde meydana gelen iniş çıkışlar da diğer sorumlu faktörlerden. Araştırmacı bilim adamları, kadınların bu dönemlerde duygusal yönden oldukça hassaslaştığını, stresle başa çıkmanın ise, hormonal değişimleri en aza indireceğini söylüyorlar. Çünkü strese girdiğiniz anlarda, vücut savunma sisteminiz harekete geçiyor ve bazı hormonlar normalden fazla salgılanıyor.Vücudun su toplanma oranının artmasıyla, selülitlere zemin hazırlanmış oluyor. Kısacası, selülitlerinizden kalıcı olarak kurtulmak istiyorsanız, daha az stresli bir yaşama ve bazı alışkanlıklarınızı değiştirmeye ihtiyacınız var.

Selülit

selülit